Biopsiler


Görüntüleme eşliğinde iğne biyopsisisi;


Biyopsi temel olarak bir doku yada organdan hastalığın tanısını koymak için küçük bir parça alınması işlemidir. Günümüzde girişimsel radyolojik gelişmeler ile birlikte ulaşılması zor iç organlardan bile biyopsiler güvenle yapılmaktadır. Günümüzde girişimsel radyolojik gelişmeler ile birlikte biyopsilerin büyük çoğunluğu ameliyatsız olarak yapılmaktadır.

Girişimsel radyoloji kılavuzluğundaki biyopsilerde iğne kalınlığında ki aletler direkt bakı altında organa yönlendirilir. İşlem sırasında iğnenin nereye gittiği, ne kadar girdiği ve uygun doku olup olmadığı takip edilir. bu neden ile körlemesine alınan biyopsilerde olan riskler mevcut değildir.

Tüm ince iğne biyopsileri  iğne kalınlığında ve alınan doku örneğine göre iki çeşittir.

  1. İnce iğne biyopsisi/ ince iğne aspirasyonu.

En önemli avantajı  iğne çok ince olduğu için kanama riskinin az olmasıdır.

Bu neden ile tiroid gibi kanama ihtimali yüksek dokulardan biyopsiler bu yöntem ile alınır.

Nadiren biyopsinin tekrarı gerekebilir.

İnce iğne biyopsisinde hastalığın iyi huylu veya kötü huylu olduğu söylenebilir. Ama doku örneklenmesi yapılamadığı için ayrıntılı tanısı konulamaz.

  1. Kalın iğne biyopsisi yada doku biyopsisi;

Bu işlemde kullanılan iğneler 1 mm kalınlığında olup, ince iğne biyopsisinden farklı olarak doku parçaları almaya da imkan sağlar.

Kalın iğne biyopsisi ile alınan doku parçalrından yapılan patolojik değerlendirmeler tümör hakkında daha kesin bilgi verir. Tiroid bezine yönelik ince iğne biyopsileri dışında diğer biyopsilerin kalın iğne şeklinde yapılması tercih edilir. Kalın iğne biyopsisinin en önemli dez avantajı alındığı dokuya göre kanama ihtimalinin biraz daha yüksek olmasıdır.

Bu neden ile işlem öncesi ve sonrası hastanın 2-4 saat hastanede gözetim altında tutulması gerekir.

Randevu